Uzman Klinik Psikolog

Nihan Karpuz İlericiler

Depresyon

Psikiyatrik bozukuklar içinde en sık görüleni depresyondur. Sözlük anlamıyla çökkünlük olarak Türkçe’ye çevirebileceğimiz depresyon, anlık bir ruh hali, bir sendrom veya bir hastalık olarak karşımıza çıkabilir. Hayatta herkes zaman zaman sıkıntılar yaşayabilir. Ancak, bazı kişilerde bu semptom halini alabilir ve çok daha azında bu bir hastalık belirtisidir.

Depresyona bağlı işgücü kayıpları, verimlilikteki düşüşler büyük bir ekonomik kayba sebep olmaktadır. Depresyon sıklığındaki artışın yanı sıra başlama yaşı da düşmüştür. Buna bağlı olarak depresyonun komplikasyonlarından biri olan alkol ve madde kullanımı da özellikle gençler arasında hızla yaygınlaşmaktadır. Tedavi edilmemiş depresyonun bir diğer önemli komplikasyonu da intiharlardır.

Depresyon sanılanın aksine yıkımla seyreden bir hastalıktır. Daha önceleri depresyonun ataklar şeklinde geldiği ve ara dönemlerde tam iyileşme ile seyreden bir hastalık olduğu sanılmaktaydı. Ancak bugün tedavi edilmeyen depresyonun kronikleştiği, atak sayısı arttıkça yıkımın da arttığı bilinmektedir. Tedavi edilmeyen depresyon kişiye direkt ya da indirekt zararlar vermektedir.

Depresyon birçok medikal hastalığın oluşumuna katkıda bulunmakta ya da mevcut bir hastalığı kötüleştirmektedir. İnsanlar arası ilişkilerin iyice azaldığı, toplumsal ve ekonomik yapının kişileri yalnızlığa itecek şekilde dönüşüm gösterdiği günümüzde depresyon gelişmek için kendine uygun zemin  bulmakta zorlanmamaktadır. Depresyonun kendisi de insanlar arası ilişkileri bozduğu için bir kısır döngü meydana gelmekte, durum daha da kötüye gitmektedir. Bir başka sorun kişilerin ve toplumun hastalığa bakış açısında yatmaktadır. Depresyon bir hastalık olarak görülmemekte, bir kişilik vasfı olarak kabul edilmektedir. Depresyonun başlangıç yaşının aşağılara inmesi, kişilerin hiçbir zaman normal bir hayat sürememeleri bu durumun kişinin doğası olduğu yanlış inancını körüklemektedir.

Depresyon Belirtileri

– Hayattan zevk alamamak;kişi daha önce yapmaktan keyif aldığı, mutlu olduğu hiçbir şeyden artık zevk alamaz hale gelir.

– Yorgunluk, bitkinlik,enerji kaybı,hep uzanma yatma isteği.Çok cabuk yorulma.

– Uyku Bozukluğu: Uykuya dalmakta, sürdürmekte zorluk.Erken uyanmalar, kabuslu rüyalar.

– Aşırı alınganlık ve duygusallık,çabuk ağlama.

– Sabırsızlık, tahammülsüzlük, çabuk sinirlenme,öfkelenme, kırıcı olma.

– İştah kaybı kilo verme; ya da aşırı iştahla kilo alımı.

– İntihar düşünceleri,yaşamı değersiz bulma, çok tehlikeli araç kullanıp kaza yaparak ölme istekleri.Sağa sola sataşarak kavga çıkarma eğilimi.

– İçe kapanma, kimseyle konuşmak istememe.

– Öğrenciyse, derslerde ciddi başarısızlık, odasından çıkmama, sorumluluklarını yerine getirmeme..Öz bakımını yapmama.

– Anlaşılmadığı, sevilmediği, istenmediği hisleri.

– Yaşlılarda terk edilme, sevilmeme düşünceleri.

– Hastalık hastası olma, sürekli kendini dinleyip doktorlara taşınma.

– Her olayda en kötüsünü, karamsarını düşünme.Bütün olumsuzlukların gelip kendisini bulduğunu düşünme.

 Depresyon Tedavisi

Son yıllarda ilaçla birlikte ya da tek başına psikososyal depresyon tedavileri daha fazla kullanılmaya başlanmıştır. Psikoterapi için psikanalizin uyarlanmış biçimleri (örneğin Kısa Psikodinamik Psikoterapi) uygulanmaya başlanmış ve Kognitif-Davranışçı Psikoterapi ve İnterpersonel Psikoterapi gibi yeni yaklaşımlar geliştirilmiştir. Psikodinamik terapilerde hastanın benlik saygısı arttırılarak, süperegosu modifiye edilerek, ego güçlendirilip geliştirilerek ve hastanın içsel nesne ilişkileri değiştirilerek yardım edilir ve bunlara yönelik teknikler geliştirilmeye çalışılır.

Kaynak : CTF